8 Temmuz 2013 Pazartesi

BODRUM
Son yıllarda yaz ayları geldiği zaman IN / OUT yazıları başlar BODRUM ile ÇEŞME arasında. Bu yıl Çeşme dolu, Bodrum boş veya bu yaz Bodrum çok pahalı, İstanbul Çeşme'yi tercih etti şeklinde magazinel haberler yer alır. Basın böyle bir rekabeti yaratır ve körükler.
Halbuki; iki ayağı iki tarafta olan ben ( Kaldı ki seçim bile yapamam çünkü ikisi de yaşadığım yerdir.) yazılanlara şaşarım; çünkü bu iki Ege kasabası birbirine çok benzer güzelliklere, sahillere, kumsallara, kalabalığa ve pahalılığa sahiptir. Çünkü; ikisi de artık İSTANBUL'dur !

ÇEŞME
Bu rekabetin dışında ayrıca kendi içlerinde de kıyasıya bir yarış vardır. Çeşme demek ALAÇATI mı demektir ? '' Yok, hayır asla !'' der yerli Çeşmeliler. Hatta vakti zamanında '' Kim gider Alaçatı'ya ? '' dediklerini bile itiraf ederler. Ee öyleyse ILICA mıdır?, DALYAN mıdır ? Bence hepsidir...O zaman ÇEŞME'dir ...

Gelelim BODRUM'a. ''Bodrum'a geldim ve hiiiççç beğenmedim bu mu yani ? '' diye söylenen arkadaşlarıma sorarım '' Nereye geldiniz, Nereyi gördünüz ? '' Bodrum merkezde kalıp, GÜMBET'ten dışarı çıkmaz iseniz veya ilk aklınıza gelen yer Barlar Sokağı olup, eğlenceyi Halikarnas Disko'da ararsanız siz hala 80'li yılların Bodrum'unda kalmışsınız demektir. Hani; İzmir'e gelip de Kemeraltı'nı görüp '' Çok kalabalık, beğenmedim İzmir'i '' demek gibi  haksızlık bu bana göre...Ancak Bodrum'un eski halini bilenler saydığım yerleri anılarını yad etmek maksadıyla gezerler...

Gelişen, değişen ve maalesef betonlaşan Bodrum Merkez, bu nedenle yıllar içinde nefes alınacak yeni yeni beldelerini yaratmak zorunda kaldı kendi içinde. Yarımada'nın adım adım her bir köşesi ayrı bir cazibe merkezi haline geldi. Öyle ki; herkese, her kesime ve tatil beklentisine göre değişen farklılaşmalar getirdi. 

TÜRKBÜKÜ
Türkbükü'nün medyatik ve sosyetik merkez olmasından dolayı magazinel kişileri görmek beklentisiyle  2 saatliğine de olsa uğramadan dönmeyenler olduğu gibi Bitez'in incecik kumlu, mavi bayraklı plajından 2 saat bile ayrılamayanlar da vardır...

Son bir iki yıldır popülaritesini yükselten, değirmenleri ile meşhur, bol esintili, sevimli, eskinin süngerci köyü Yalıkavak bu yaz Azeri bir işadamı tarafından satın alınıp, yenilenen marinası ile Avrupa'da adını duyuran belde haline geldi...Ayrıca ÇÖKERTME'den çıkan Halil'in de yeri Yalıkavak'tır ! ( O  türküyü de çok severim ).

YALIKAVAK

Gümüşi ışıltılar içinde denizine girip, sadece kafasını dinlemek isteyenlerin tercih edeceği hatta minicik köyünün içinde bir akademisi bile bulunan, entellektüel sanatçıların  sığındığı Gümüşlük ise tamamen rekabet dışıdır. Kendine has bir tarzı ve sevdalıları vardır.

GÜMÜŞLÜK

Neredeyse Bodrum'dan ayrılıp ilçe haline gelecek kadar gelişen Turgutreis de marinası ile apayrı bir tatil beldesi oldu... Sahilinde otururken Yunan adası Kos'un ışıklarını rahatça seyredebilir ve Akyarlar'a kadar uzanan koylarında harika tekne turlarına çıkabilirsiniz...

TURGUTREİS

Tabi yine de Bodrum'u Bodrum yapan Cevat Şakir'in gördüğü an esaretini bile unuttuğu eski adıyla HALİKARNAS'ı Gümbet'siz düşünemem. Palmiyeler ile süslü liman caddesini, sembol haline gelen meşhur Bodrum Kalesini, sünger ve  deri satan dükkanlarını, beyaz badanalı eski Bodrum evlerinin arasından kalabalığı yararak geçtiğiniz  o daracık Barlar Sokağı'nı yok sayamam. Siz bana bakmayın, tatil demek eğlence demek derseniz tam eğlencenin kalbindesiniz demektir. Sabaha kadar devam eden  (Geçen sene gece 12 yasağı gelmişti ama ? ) müzik eşliğinde ünlü Katamaran'a binip denize açılabilirsiniz örneğin. ( Bu yıl işletmeciliğini sosyetik güzel Ivana Sert almış.) Ya da Halikarnas Disko'da yabancı dansçıların showlarını izleyebilirsiniz.


HALİKARNAS DİSKO

Bakın konu Bodrum olunca ne uzun tuttum yazımı. ( Belki de en uzunu oldu, kusura bakmayın ! ) Paylaşacak çok şeyim var, hele magazin haberleri vermeye kalksam, blogum riske girebilir ! Çünkü; çok ünlü ve evli sanatçıların '' Sevgilim değil O benim '' diyerek  gazetelerde açıklama yaptıkları aynı gün ben yan masada onları çok samimi halde görünce kendimi sanki magazin yazan bir blogger gibi hissedip, yazıveresim geliyor ! Ee, olmaz tabi kime ne, bana ne ? Gazeteci miyim ben ?

Not: ( Taverna tarzı istek şarkı yollamak gibi olacak ama ilk defa; bu yazımı yorumları ile beni motive eden, blogunu severek takip ettiğim http://evimicinhersey.blogspot.com/ sahibi sevgili Juliette'ye yolluyorum. Bana öyle güzel bir yorum yazmıştı ki ben de Bodrum'u yazarken Onu düşündüm ! )



Keyif Dolu Günleriniz Olsun...

Etiketler: , , , , , , , , , ,

7 yorum:

  1. Evimde otururken bana bu güzel fotoğraflarla ve yazıyla Bodrum'u yaşattığın için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  2. Ben teşekkür ederim. Benim ile benim dünyama gelip, ziyaret ettiğiniz için...

    YanıtlaSil
  3. herşeye hazır cevap ben, ekranın karşısında durdum kaldım. ne anlamlı, ne gurur verici bir ithaf olmuş benim adıma. çok teşekkür ederim günüme gün kattın sevgili Petek.

    tüm klasikleri defalarca okuduğum için olsa gerek bir yazının beni çekmesi çok kolay olmuyor. senin bloğunda çok uzun dediğin bu yazını bile bir çırpıda okuyorum, kendine has özel ve değerli bir tarzın var çünkü.

    çeşme ve bodrum konusunda kesinlikle haklısın ama ikisi de muhteşem benim için. istanbul, bodrum, çeşme farketmez bir yerlerde tanışalım isterim tez zamanda. paylaşacak çoook şey görüyorum:))) sevgiyle ve mutlulukla...

    YanıtlaSil
  4. Blog yolculuğuma zaten bu sebeble çıktım, Juliette birileri ile ortak paylaşımlar da buluşabilmek için... Mutlaka bir gün bir yerde...Tanışmalar tesadüfi değildir...Keyifle kal...

    YanıtlaSil
  5. Amaçlar aynı, çizgi aynı daha ne olsun :))) evet bir gün bir yerde buluşmak dileğiyle...

    YanıtlaSil
  6. Hamileliğimden dolayı bu sene bizim için tüm tatil yerleri out, evde doğumu beklemek in:)

    YanıtlaSil
  7. Ah ne kadar keyifli bir bekleme süresi. Herşeye değer.Artık BEBEK in ! Siz de bu arada güzel paylaşımlarınıza devam edersiniz blogunuzda...Teşekkürler.

    YanıtlaSil