31 Mart 2013 Pazar



Biz toplum olarak geleneklerimize, kutlamalarımıza düşkünüzdür. Başta bayram sofralarımız olmak üzere, ailecek biraraya gelerek kutladığımız özel günlerimiz çoktur.
Doğum günleri, mezuniyet yemekleri, bebek, düğün tebrikleri bizleri bir araya getirir. Tabii konum keyifli günler olduğu için bunları yazıyorum. Yoksa sıkıntı ve üzüntülü günlerimizde de yalnız bırakmayız birbirimizi.

Bugünlerde havaların ısınmasıyla dışarıya, doğaya çıkma arzusu daha bir arttığı için bu tür kutlamaları evimizin bahçesinde ya da bahçesi olan kafelerde yapabilirsiniz. Anlaşacağınız bir mekan ile kendi zevkinize göre süslemeler yaparak hem parti organize etme keyfini yaşar hem de  orayı bambaşka bir ortama çevirme başarısını gösterirsiniz. 

Ben oğlum ilkokuldayken yaşgününü bir kafede kutlamak istemiştim. Ancak; ortam çok sade olduğu için izin alarak bütün süslemeleri kendim yaptım. Hatta evimden çiçekler bile taşıdım mekana. Sahipleri inanamamış, sitelerine ''özel gün kutlamaları yapılır'' reklamı eklemişlerdi!


Şimdi ben size dışarıya çıkıp, bahçelerde kutlama partileri yapabileceğiniz örnekler göstereceğim. Ama lütfen '' Kim uğraşacak bunlarla ?'' demeyin! Bu uğraşların hayatın içinde birer renk olduğunu ve bu renklerin de büyük farklar yarattığını unutmayın...Özellikle sevdiklerinize bu farkları yaşatmayı hiç ihmal etmeyin... 

Önümüzdeki günlerde mutlaka birilerinin yaşgünü ( Küçük çocuklar ve anneleri için bahçeler çok uygun !)  ya da mezuniyet yemekleri vardır. Son günlerde bebek doğmadan önce yapılan (Baby shower) kutlamaları, bekarlığa veda partileri, Askerden dönen oğlunuza hoşgeldin temalı kutlamalar da popüler olmaya başladı !

_  İşinize en yarayacak malzemelerin başında şamdan ve fenerler geliyor. Hem şık hem de ortamın görüntüsünü çok değiştiren objelerdir. İçine koyacağınız doğal çiçeklerle romantik bir hava da yakalayabilirsiniz.
                                     
                

_ Eğer parti annesi sizseniz, ortama dahil olup saçınıza istediğiniz çiçeklerden taç yapabilirsiniz. Hiç çekinmeyin çünkü parti kızlarından birisiniz !


_  Bu yeşilliklere en çok yakışan örtü türü ekose, renkleri ise kırmızı, beyaz ve pembedir. Çünkü; yeşilliklerle harika bir zıtlık yansıtırlar. Hatta dantellerinizi de kullanırsanız, dış mekan romantik bir kır düğününe benzer ve kendinizi sanki Güney Fransa'nın  köylerinde hissedersiniz.


                           


_  Parti süsleme malzemelerini bulmak artık çok kolay hale geldi internet sayesinde. Farklı ürünleri yurt dışından bile temin edebilirsiniz bu yolla. Kelebekler, renkli peçeteler de oldu mu tamamdır...


_  Çocuklara garson görevi verirseniz eminim bunu bayılarak yapacak çok çocuk çıkar ! Ancak bir şartla; en sevimli garson olacağını garantilemeniz gerek !



_ Bahar ve yaz aylarında her yerde bol bol, renkli renkli çiçekler var. Toplayın onları, koyun şöyle kocaman vazolara. Tamam. Bir de çıkarın vintage (Eskitme) tarzı çay takımlarınızı, buyurun doğanın göbeğindeki lükse... Tabii bu önerim çocukların olmadığı kutlamalar için geçerli !

                

_   Süslemelerin en önemli parçalarından biri de masa örtüleridir. Düz, sade, beyaz alacağınız bir kumaşı bol fırfırlı dikerek ( Diktirerek) etkileyici hale getirebilirsiniz. Birkaç tane cam fanus ayaklı tabaklar ve beyaz mumlar ! İşte doğanın içinde bile yarattınız şık ortamı !


 _   Kutlama dediğin balonsuz olmaz, bol balonla gökkuşağı etkisini sağlayabilirsiniz...

                                           
                                                 
_  Eskicilerden bulabileceğiniz ve o güne kadar hiç aklınıza gelmeyen bir eşya bile çok işinize yarar bu tür partilerde. Bakın bir el arabası ne güzel servis masası olabilir... 

                            

      

_  Ha;  unutmadan bu işler için metrelerce rengarenk kurdeleler alın. Fiyatı ucuz, ancak görsel  etkisi çok olan malzemelerdir. Dolayın sandalyelerinize, asın iplere renk renk...

                                    

     


_  Yatak odanızdaki bir komidini bile servis amaçlı kullanabilirsiniz


_  Yaratıcılığın sonu yok ! Kırsa alana doğal olan her şey             yakışır!



_  Pasta altlıklarını kullanarak kavanozlara renkli şekerlerden yerleştirin, inanın büyüklerin bile ilgisini çeker...


_ Renkleri tek renk tonlarında kullanırsanız çok daha zarif görünür yeşillikler içindeki masa...


_ Günün anlamına göre davetlilere minik hediyeler hazırlanabilir. Kişiye özel adlar ile kurabiyeler, cupcakeler, lavanta torbaları veya minik sabunlar gibi...Bunları yapan çok başarılı parti organizasyon şirketleri var. Yardım alabilirsiniz...














Bahçeleri, doğal mekanları nerede bulacağız yok ki derseniz, balkonunuzu çiçeklerle donatıp çevirin bahçeye, koyun masanızı ve servisi oradan yapın derim ben de....


Keyif Dolu Kutlamalarınız , Günleriniz Olsun...

29 Mart 2013 Cuma


Yaz mevsimi yaklaştığına göre düğün mevsimi de başlıyor demektir. Başlıkta  '' Gelinler hazır mı ? '' diye sordum ama o hazırlık hiç bitmez ki !
Son dakikaya kadar sürer telaş. Tabii çok özel bir gündür, hani sanki telafisi olmayan bir zaman dilimidir o anlar; gelin ile damada sunulan hediye zamandır. İşte o gün her gelin adeta Sinderella olmak ister; çünkü gece 12 olmadan, büyü bozulmadan, masal prensesi olma şansı verilmiştir gelinlere...O zaman bu şans iyi değerlendirilmelidir ! 

                        

Aslında; büyü bozulup, balkabağı kaybolunca gerçek hikaye başlar...Bu hikayede kahramanlar, roller bellidir. Hikayeye giriş de çok keyiflidir, eğlencelidir. Ancak hikayenin konusu  gelin ile damada bağlıdır. Nasıl bir hikaye yazıp, oynayacaklarına kendileri karar verirler. Binbir Gece Masalları gibi sonu olmaması gereken bir hikayedir bu... Bütün evliliklerin uzun ömürlü, gelinlerin prenses, damatların da  kahraman olarak kalmasını dileyerek biz hazırlıklara başlayalım...( Bölüm-2- )





Sarayda yaşayan gerçek Prenses Gelinler de vardır...(Bu arada çocuk gelinler olmasın hiç, evlilik değil evcilik oynasınlar diyorum ! )









Keyif  Dolu Günleriniz Olsun...

27 Mart 2013 Çarşamba




Sizden profesyonel olarak yaptığınız işinizi tanımlamanız istenilse, en güzel ifade eden yine siz olursunuz; çünkü işiniz sizsinizdir, yaşamınızdır,  emeğinizdir.
Hele mesleğinizi sevgi ve ilgiyle yapıyorsanız, amatör ruhunuzu hiç kaybetmemiş bir çalışansanız, sizden daha iyi anlatacak biri de yoktur.

Ama varmış...Sevgili Doğan Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan 22 senedir yaptığım mesleğimin çok basit görünen tarifini nasıl da can alıcı ayrıntılarla anlatmışlar  '' ÖĞRETMEN OLMAK '' da... Hele o kapaktaki alt başlık yok mu ? '' Bir Can'a Dokunmak '' ...Hep insan, birey, eğitim, öğretim dedim tamam da canlara dokunduğum gerçeğini yeni fark ettim ! Ne güzel bir ifade...

Doğan Cüceloğlu İrfan Erdoğan ile eğitim ve öğretmenlik hakkında sohbet ederek, Türkiye'nin çeşitli kentlerinde ''ÖĞRETMEN''i konuşmuşlar. Bu kitap sadece bu mesleği yapanları ilgilendirmiyor, yaşamın her yerinde herkesi ilgilendiriyor yani binlerce canlara dokunuyor !...

Yeni bitirdiğim bu kitaptan en keyif aldığım ve öğretmen olmak ile öğretmenlik yapmak arasındaki farkları çok net  anlatan bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum...

'' Doğan Hocam, siz de biliyorsunuz ki öğretmenlik yapabilmek için, kişinin belirli konularda bilgi, beceri ve değerlere sahip olması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Öte yandan, öğretmenlik son derece insan-yoğun bir iş olduğundan, her öğretmen ancak kendi iç zenginliğini kullanarak daha etkili bir öğretmen olabilir. ''

'' Evet, kesinlikle. Doğan Hocam, şunu da söylemek istiyorum: Usta öğretmen olmak için öğretmenin kendi içine yolculu da yetmez. Çevreyle bütünleşmek gerekir. ''

'' Bir öğretmenin mesleki yaşamının en önemli işlevi, öğrencilerinin yaşamında güçlü bir tanık olarak yer alması ve öyle kalabilmesidir.......Sınıfta yaşatmak istediği değerleri; giyinişine, konuşmasına, yüzüne, ses tonuna yansıtmaya özen gösterir. Öğrenci kendi evinde, komşularında, mahallesinde bulamadığı, ancak deyim yerindeyse vitamin, mineral, protein kadar ihtiyaç duyduğu tanıklığı, öğretmenin yaşattığı değerler ortamında bulur. Öğretmen; sözüyle, bakışıyla, yürüyüşüyle sürekli tanıklık yapar. öğretmen sadece sınıfta değil, koridorda yürürken öğrencisinin farkına varıp varmayışıyla, ona gülümseyip gülümsemeyişiyle, günaydın deyip demeyişiyle, yüzünün ve gözlerinin ışıltılı olup olmayışıyla sürekli tanıklık yapar...''

Kütüphaneler Haftasında her iki yazara bu güzel sohbet tarzı kitap ve kendi mesleğimi onların dilinden okuyarak daha da keyif aldığım için teşekkür ederim.


Keyif Dolu Günleriniz Olsun...

24 Mart 2013 Pazar


23 Mart - 24 Mart günü 4. Urla Slow Food Gönüllülerinin düzenlediği Geleneksel Ot Festivalinin yapılacağını bildiğim için bu pazar başka bir program yapmadık yine kendimizi otların kucağına attık.

Bu sene İzmir'de neredeyse  hiç kış yaşamadık ama bu ot, yeşillik ve bahar sevdası sanki erken geldi bana ! Neyse önce geçen hafta aklımızda kalan ancak fırsatını bulamadığımız Seferihisar yolu üzerindeki Düzce köyüne gittik. Bademler köyünü geçtikten sonra yolun sağ tarafında kalan bu minik köyde, uzun ince bir yol sonunda bir restoran var. Tabii sırf acıktığımız için gitmedik bu yolu, benim için bir özelliği olmalıydı bu sıradan görünen sakin, yemyeşil, huzurlu, salaş mı salaş  köy restoranının !


ARTEMİS Restoran işte yukarıdaki fotoda gördüğünüz gibi enginar tarlalarının ortasında adeta enginardan yapılmış bir enginar restoranı. Herşeyi var enginarın burada. Turşusu, kızartması, çorbası ve hatta tatlısı bile var. Benim gibi enginar severler için bir cennet. 


İnanın bu sandığın içinde de enginar mı var acaba diye gidip baktım! (yoktu) 


 (Güzel fotolarımın çoğu ters ışık kurbanı olduğu için sizlerle                kalanları paylaşabiliyorum...)




Turşusu ilginç geldi bana, doğal nar suyu kullanılarak hazırlanmış öyle ki içinde katkı olmasın diye sahibi nar ağaçlarını da kendi dikmiş...


Yemek sonrası Urla'ya giderek Ot Festivalin yapıldığı Özbek köyüne geçtik.Bu haftasonu tam '' Orda bir köy var uzakta, ..'' halindeydim !

Festival etkinlikleri bayağı renkliymiş, köy meydanındaki Çınar altında yöresel gösteriler yapılmış ve sonrasında otobüslerle ot toplama alanına gidilmiş tabii ben kendimi enginarlara fazla kaptırdığım için biraz geç kalmışız ! Tarihi sit alanı olan ÖZBEK'te sahile indiğinizde şirin bir koy var ve sıra sıra salaş balık lokantaları. Her pazar olduğu gibi baharı gören İzmirliler daha da heyecanla doldurmuşlar buraları...




Keyif dolu günleriniz olsun...