10 Temmuz 2013 Çarşamba


Kitap okumanın yazı kışı olmasa da her an başucumda mutlaka okunacak bir kitabım bulunsa da yaz tatili için depoladığım bir yığın kitabım vardı. İngilizce ders kitaplarım out, yeni çıkanlar, okuyamadıklarım in durumundaydım.
Ancak birkaç hafta önce kitapçıda dolanırken kapağı ile beni etkileyen taptaze yeni çıkmış bir kitap görüverdim. Sizi bilmem ama ben derim ki içerik kadar sunum da değerli olduğu için kitap kapakları konunun içeriğine yol gösteren, can alıcı, okuru avlayıcı bir rehberdir...

                          


İşte F.Zerrin Dağcı'nın kaleminden çıkmış BALKANLAR'DAN ANADOLU'YA EVVEL ZAMAN HİKAYELERİ bu nedenle  dikkatimi çekti. Neden ? Çünkü, benim gibi geçmişine, evveline, topraklarına düşkün birisi için anlatılan hikayeler vardı başlığında bir, kurumaya yüz tutmuş çok sevdiğim pembe bir gül vardı iki, nostaljik bir aksesuvar cep saati vardı üç ve eski,sararmış aile fotoğrafları dört... İşte bunlar bendim...Şöyle bir göz gezdirdim ve alıp çıktım. Okunmayı bekleyen diğer kitaplarımın üstüne koyuverdim, biliyorum ayıp ettim. Sıraya koymalıydım ! Ama çok merak ettim ve sabırsızlandım. Yaşanmış öykülere, otobiyografilere, özellikle aile büyüklerini anlatan, beni geçmişe götüren hikayelere bayılırım. O hikayeler bizim esas gerçeğimizdir, tıpkı Zerrin Hanım'ın anlattıkları gibi...

Nasıl da aldı beni çocukluğuma götürdü. Çok sevdiği dedesinin Boyabat'taki evlerinin bahçesi, çocukluğunun anıları bence herkesin anılarıydı. Yani; evvel zaman hikayeleri değil, tüm zamanların hikayeleri idi anlattıkları...

'' Sabah karanlığı kızarmış ekmek kokusuydu. Akşam karanlığı da, kestane kokusu. '' demiş. İşte benim de çocukluğuma çıktığım yolcuklarımda hep bu iki koku vardır...

Anneannesinin torunlarına geleneksel pişirdiği cevizli kek ve ailenin biraraya geldiği sofralar yok mu, okurken kek deyip geçemeyeceğinizi anlıyorsunuz bir kez daha...

Okurken anladım ki herkesin birilerinin hayatına dokunmak için pişirebileceği birşeyler olmalı !

Su gibi yalın anlatım dilinizle beni kendi çocukluğuma götürüp, o günlerime dokunduğunuz için size teşekkür ederim sevgili F.Zerrin Dağcı...

Kitap bittikten sonra ilk yaptığım hemen mutfağa koşup cevizli kek pişirmek oldu, tabii Zerrin Hanım'ın anneannesini yad ederek !





Not : (Yazar ile ilgili ticari amaçlı yazmış olduğum bir paylaşım değildir. )


Keyif Dolu, Bol Kitaplı Günleriniz Olsun...

Etiketler: , , , ,

6 yorum:

  1. en çok kokular bana geçmişi hatırlatır,güzel paylaşım =)

    YanıtlaSil
  2. Çok haklısın, Sevgili Gülce. Beni de kokular ve müzik hoopp geçmişe götürüverir. Teşekkürler ziyaretin için...

    YanıtlaSil
  3. İnsanın yüreğine dokunan bir kitap anlaşılan.

    YanıtlaSil
  4. Eve, canım. Özellikle geçmiş hikayeleri sevenler için çok hoş, okuması keyifli...

    YanıtlaSil
  5. Petek Hanımcığım,
    Bu güzel yazınız için teşekkürler. Çok duygulandım. Yazdıklarımın birilerinin yüreğine dokunmuş olması çok önemli ve güzel. Elinize, kaleminize sağlık.
    Zerrin Dağcı.

    YanıtlaSil
  6. İyi ki yazmış ve paylaşmışsınız bizlerle.Ne güzel bir yolculuğa çıkardınız beni ! Teşekkür ederim.Bir diğer kitabınızı merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil