YABANCI DİL ÖĞRENEMEMEK : MİLLİ SORUN

Blogum adına Keyif Dükkanı derken gerçekten kendi keyif köşelerimi paylaşmak istedim. Belki de birçok kişinin keyif aldığı köşelerdi bunlar. Yayınladığım her minik yazı ''BEN olmalıyım, önce ben keyif almalıyım'' dedim ve böyle çıktım blog yolculuğuma.
Gerçekten çok zevk aldım, ama işimi fazla karıştırmak istemedim bloguma. Çünkü işten çıktım, koşarak geldim dükkanıma ! Yazdıkça yorgunluğumu attım ve yenilendim sizlerle paylaştıkça. Amaaaa bir şeyi atladım ben, mesleğimi. Halbuki; benim mesleğim hayatımın keyfidir, kendisidir. Nasıl olur da dükkanımda yer almaz ? Biraz haksızlık yaptım galiba ! 

Hergün 18-25 yaş arası gençlerle bir arada olup, üniversite gençliğinin nabzını tutarak, yurdun her köşesinden gelmiş farklı kültürleri tek bir sınıfta toplayıp, onları çok sesli bir orkestra yönetir gibi motive edip, ülkenin bir türlü çözülemeyen yabancı dil sorunuyla boğuşarak, İngilizce öğretmek, konuşmak, yazdırmak ve en önemlisi sevdirmeye çalışmak...İNANIN keyif almadan yapılacak bir iş değil ! ( Her işin, her mesleğin temel ilkesi olduğu gibi...)

Yıllardır öğrencilerimin yabancı bir dili öğrenmek için verdikleri uğraşları, çabaları ya da ilgisizlikleri, boşvermişlikleri gördükçe, nasıl da milli bir sorun haline döndüğünü çok iyi gözlemledim..

Öğrenmek ve öğretmekten büyük keyif aldığım bu işin başkaları için nasıl da eziyet olduğunu, nelere katlanıldığını, ne paralar döküldüğünü iyi bilirim. Hatta; birçok öğrenci zorunlu yabancı dil eğitimi sebebiyle kazandıkları bölümlerde okuyamadan terk ettiler  üniversitelerini...

Peki neden ? Yani neden öğrenemiyorlar ? veya biz öğretemiyoruz ? Eee bunun cevabı için bu yazı yetmez ki ; Sorun büyük ! Diğer yazılarımda dertleşirim sizlerle...



Keyif Dolu Günleriniz Olsun...